12 Kasım 2006

juliette and the licks - four on the floor


Amerikan sinemasının en nev-i şahsına münhasır kadınlarından biri Juliette Lewis. “Arıza” sıfatının sözlükteki karşılığı olabilecek rollerin kadını. Mallory Knox, Faith Justin ve Adele Corners’ı hatırlayalım. Ama konumuz Juliette’in oyunculuğu değil. çocukluğundan beri müzikle haşır neşir olan Juliette ve grubu The Licks, ikinci albümleri Four On The Floor’la yeri göğü inletiyor.
Juliette Lewis, birkaç yıl önce müzik çalışmalarına ağırlık verebilmek için sinemadan bir süre uzak duracağını açıklamıştı. 2004’te Turbonegro, Social Distortion ve Courtney Love gibi isimlerin altında çalan Juliette and The Licks, aynı yıl ilk albümleri “You’re Speaking My Language”i yayımladı. J&TL’in tam bir konser grubu olması şaşırtıcı değildi çünkü Juliette Lewis’in nasıl bir frontwoman olacağı daha Strange Days’teki “Hardly Wait” performansından belliydi.
Grup, basta Jason Womack, gitarda Todd Morse ve Kemble Walters ve davulda Ed Davis’ten oluşuyor. 2005’teki konserlerden sonra grubun davulcusunun ayrılması üzerine, albüm kayıtlarında gruba Dave Grohl eşlik etmiş. Grohl’la sahneye çıkmak, Juliette Lewis’in en büyük hayallerinden biriymiş.
Gelelim yeni albüm “Four On The Floor”a. 2 Ekim’de yayımlanan albümün ilk single’ı Hot Kiss. Juliette’in pembe çoraplarıyla kendini sokağa atıp millete sarktığı bir videosu var. Albüm genelinde bir punk-rock havası var. Güçlü gitar riffleri, insanın kafasına vuran davullar ve baslar. Juliette’in sesi, sıklıkla karşılaştırıldığı Courtney Love’ınki gibi insanı rahatsız etmiyor. Hatta onun sesinden daha güçlü. Söz yazarlığı konusunda da bir problemi yok Juliette’in. Sözlerde doğal olarak kadınların bakış açısı var. Albümdeki genel tema, kadın-erkek ilişkileri. Sözler ateşli bir kadının ağzından dökülüyor. Arıza adamlara karşı marazi bir düşkünlük de göze çarpıyor şarkılarda. Ama bu düşkünlük ve seksi tavır hiçbir zaman kadının edilgen olması anlamına gelmiyor. The Licks şarkılarındaki kadın çekici, aşkı arıyor ama bir o kadar da güçlü. “Sahip olduğun silah (bunu organ olarak da alabiliriz) seni erkek yapmaz” diyor. O, bir rock’n’roll grubuyla yollara vuran, düştüğü zaman kalkmasını bilen, bastırılamayan bir özgüven bombası. Daha açık olmak gerekirse takdir edilmek için kalçalarını kullanan Pussycat Dolls (aman tanrım) tipi bir kadın değil, kadınlığını ondan zevk alarak istediği gibi yaşayan Janis Joplin benzeri bir kadın. Albümün tanıtım fotoğraflarında Juliette Lewis’in amazon kadınları gibi ok-yay kuşanması boşuna değil. Şu kadın kimliğini de Juliette’in kendi sözleriyle noktalayalım:

“Kadın dediğin arzulanabilir olacak, göze hitap edecek, önceden tahmin edilebilir ve güvenli olacak. Bu yüzden müziğim benim için çok önemli. Müziğim, bu düşüncenin antitezi.”

Albüm paldır küldür başlıyor ve tempo hiç düşmüyor. Son zamanlarda dinlediğim, enerjiyi tüm şarkılara yayabilmiş sayılı albümlerden. Hot Kiss dışındaki favorilerim Bullshit King, Killer ve Sticky Honey. Rock sahnesinde rüştünü ispatlayan Juliette and The Licks, 28 Kasım Salı akşamı Yeni Melek'i sallayacak. Canlı performanslarıyla meşhur bu güzel insanları görmek için orada olun derim.

devamı...