17 Şubat 2009

the twilight sad


Uzun zamandır yazmak istediğim bir grup Glasgowlu The Twilight Sad. Vokalde James Graham, gitar ve akordiyonda Andy MacFarlane, bas gitar ve glockenspiel'de Craig Orzel, davulda Mark Devine'den oluşuyor. İlk albümleri Fourteen Autumns & Fifteen Winters, 2007'de çıktı.

Albümü dinlerken çok katmanlı bir müzik tarafından sarıldığımı hissediyorum. Yükselip alçalan elektrogitar dalgaları arasında davul ve ziller. James Graham'ın güçlü sesi ve belirgin İskoç aksanı, şarkıları daha zevkle dinlenir hale getiriyor. Albümde çoğunlukla sakin olsa da sahnede agresif bir vokali var.

Şarkı sözleri Graham tarafından yazılmış. Albüm kapağından da anlaşıldığı gibi aileye karşı bir öfke, hayal kırıklığı, insanlara inançsızlık mevcut karanlık şarkı sözlerinde. Graham, ikinci albümde sözlerin daha da karanlık olduğunu söylüyor, ayrıca daha gürültülü olacakmış. Geçtiğimiz yıl, albümdeki bazı şarkıların farklı versiyonlarının yer aldığı Here, It Never Snowed. Afterwards It Did adlı bir EP yayınladılar. Edward Scissorhands'den alıntılanan albüm adı, içine kapanık romantik çocuklar olduklarını düşündürdü bana.

Aralık'ta sınırlı sayıda basılan Killed My Parents and Hit The Road'da ise birkaç konser kaydı ve The Smiths'ten Half A Person, Joy Division'dan Twenty Four Hours, Yeah Yeah Yeahs'den Modern Romance coverları bulunuyor. Albüm kapağı ve adı Sonic Youth'un Goo'suna bir selam.
Bu güzel İskoç arkadaşların tüm kayıtlarını tavsiye ederim. Yeni albüm Eylül'de çıkacakmış, beklemeye değer.

The Twilight Sad – Cold Days From The Birdhouse
The Twilight Sad – Twenty Four Hours

devamı...

08 Şubat 2009

Damien Jurado without his band


Out from my window across from the city
I have what's considered a good view
Two blocks from the subway, three from the fountain
Where I walk to break in new shoes

Beynimi karalama defterine dönüştüren anılardan kurtulmak için ya da kurtulduğum ölçüde daha yaşanılır kılmak için eski bir izlenim olan bir konser yazısına başlamak ne güzel. Konserim Damien Jurado'nun kasım 2008 Paris La Fleche d'or adlı
-haftanın her günü neredeyse canlı performansların olduğu- bir mekanda geçiyor. La Fleche d'or güzel bir mekan ama bir yandan da bana oldukça karmaşık gelen bir ziyaretçi kitlesi var.Mekan eski bir gardan bozma ve yanlış hatırlamıyorsam La Fleche d'or adlı garın treninden de ismini alıyor. Açıkcası görünüş olarak çok güzel ama konserden yükledeğim videoyu da dinlerseniz ne kadar çok gürültülü bir mekan da olduğunu görürsünüz.Tabi bunda La Fleche d'or un sadece bir konser mekanı olmamasının da payı büyük. Herneyse önemli olan Damien Jurado yu canlı dinlemek tabi ki. Konser olması gereken zamandan daha geç olmasının verdiği bir sıkılmayla başladı.Fakat Damien sahneye tek başına çıkınca farkettik ki bir sorun vardı. Grubu Ingiltere'den gelememiş ve Damien pasaportunu kaybetmişti vs. Hayli yorgun görünüyordu ve hatta sanki o an mekana gelmiş ve gelir gelmez sahneye çıkmıştı.Ama çalmaya başladığı zaman onu dinlemeye gelen seyirci hem de kendisi dinlendi. Grubu yanında olmamasına rağmen dinleyicileri müziğiyle sesine ve sözlerine bağladı.Açıkcası bu tip canlı performanslara alışık bir kitleyle izleyince konseri siz de normal bulabiliyorsunuz ama düşününce aslında bir hayal kırıklığı içinde o mekandan ayrılmadığımı söyleyemem.Ama Damien Jurado yu dinlemek yine de geçmişe baktığımda tekrar tekrar yaşayabilseydim dediğim anlardan biri olucaktır. Konserde kaydetmeye çalıştığım Ohio şarkısını sona ekliyorum umarım bir izlenim olur sizin için de.


devamı...