31 Mayıs 2007

Rock 'N Coke line-up'ı (kısmen) açıklandı!


Beşinci yıl şerefine yeri göğü inletip bizi yerlere sermesini temenni ettiğim Rock 'N Coke'tan resmi bir açıklama geldi nihayet.
Smashing Pumpkins, Manic Street Preachers ve Chris Cornell isimleri zaten biliniyordu. Bloc Party, Kaiser Chiefs ve Interpol'ün de adı geçiyordu ama kısmetimize Franz Ferdinand çıktı. Açıklanan diğer isimlerse Within Temptation (Hollandalı metal grubu), Pentagram, Rashit + Teoman (ilginç olacak gibi), Hayko Cepkin, Özlem Tekin ve daha birçok yerli grup. Bunlar sadece ana sahnede olanlar, alternatif sahne ve diğer bilgiler için festivalin sitesine bir bakıverin ==>Rock 'N Coke Resmi Sitesi
Önemli haberleri verdikten sonra biraz da yorum yapalım. Yapmayı en sevdiğim şeylerden biri zaten konser ve festival kritiği. 4 büyükleri teker teker ele alıyorum.

Smashing Pumpkins: Haberi ilk aldığımda birkaç saniye paralize olmama neden oldu bu isim. 90'ların en önemli isimlerinden, rock tarihinin kilometre taşlarından biridir kanımca SP. James Iha ve D'arcy Wretzky'nin eksikliği hissedilecek olsa da Billy Corgan'ı kanlı canlı görebilmek, hayatımızın değişik dönemlerine soundtrack olmuş şarkıları dinleyebilmek için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir fırsat, zira kendilerini bir daha görebileceğimizi sanmıyorum. 7 yıl aradan sonra (kısmen) birleşip turneye çıkan bu adamları görmek tarihi bir an olacak benim için. Kendilerinin Reading Festivali'nin son gününün headliner'ı olduğunu da belirteyim. Pumpkins'i headliner olarak yetersiz bulanlarla özel olarak görüşmek isterim.

Manic Street Preachers: İkinci şok. Festivalin ikinci günü kendilerini tanıyan ve tanımayan herkesi olduğu yere mıhlayacak Manics. Söyledikleri ve yaptıklarıyla çok sağlam bir yerde durdular her zaman, sahneyi sallamayı da ihmal etmediler. Sekizinci stüdyo albümleri Send Away The Tigers İngiltere albüm listesine 2 numaradan girdi (1 numarada ergen Arctic Monkeys var). Coca Cola sahnesinde Dead Kennedys MTV Get Off The Air diye bağırtmıştı bizi, Iggy Pop kameralara saldırmıştı. Manics de The Masses Against The Classes diye haykırırken sanırım adrenalin seviyesinde ani bir yükseliş olacak, If You Tolerate This'i söylerken binlerce kişiden çıkan enerji uzay boşluğunda nelere sebep olur bilemem. Evet heyecanlıyım. Manics'in bu yaz Glastonbury'de de yer aldığını ekleyeyim.

Chris Cornell: İşte benim için bu yılın en büyük ismi. Coşkuyla karşılanmamasını anlayabiliyorum, çoktan unutulmuş çünkü Temple of the Dog, Soundgarden. Yaşasın artık Arctic Monkeys var!
Hani 90'larda rock dünyasını değiştiren bir Seattle müziği vardı, işte onun 4 büyüğünden birini dinleyeceğiz canlar! Hatta hayatta kalan iki kişisinden birini. Audioslave'in dağılmasından sonra solo çalışmasına hız verdi Cornell ve ikinci solo albümünün turnesi kapsamında İstanbul'da olacak. Bu sadece solo albümden şarkılar dinleyeceğimiz anlamına gelmiyor. Temple of the Dog, Soundgarden, Audioslave, Chris Cornell şarkıları + coverlar. Muhtemelen Michael Jackson'un Billie Jean'i de. Chris Cornell'ın sesiyle ilgili sorunlar yaşadığı biliniyor, grunge'ın bu en güçlü seslerinden birini duyabilmek için bunun dışında başka şansımız olmayabilir.

Franz Ferdinand: 4 büyük isim içinde beni hayal kırıklığına uğratan tek isim. FF Türkiye'ye 2004-2005'te gelmeliydi, o zaman gerçekten benim için bir anlamı olurdu. İkinci albümleriyle benim gözümde (maalesef) ilk albümden sonra bocalayan grup kategorisine girdiler. Onları izlerken çok eğleneceğimi, tepineceğimi biliyorum, ama gelmesi greekne grubun onlar olmadığını düşünüyorum. Kaiser Chiefs için de aynı şey geçerli. İnsanlar uzun zamandır Interpol'ü bekliyor, Bloc Party de ideal bir grup. Benzer grupları düşündüğümüzde bu iki isimden biri gelseydi (veya gelirse) kaymak gibi olacaktır.
Ayrıca! Festivalin ikinci günü Franz Ferdinand, Manics'in üstünde görünüyor ki bu bence oldukça komik.

En fazla 1-2 tane daha yabancı grup ekleneceğini düşünürsek (onlar da bu ayarda olmayacaktır herhalde), herkes gibi biz de temennilerimizi belirtelim. Özellikle Reading'den transfer peşindeyiz: Nine Inch Nails, Arcade Fire, Kings of Leon, Klaxons ve şahsıma özel bir performans için Dinosaur Jr. Arz ederim.

Not: "Biz" dediğim yerde aslında "ben" diyorum.

devamı...

25 Mayıs 2007

agresif zıplama seansı: the automatic istanbul konseri


18 Mayıs Cuma gecesi Studio Live'da bir avuç insanla birlikte izledik The Automatic'i. Seyircinin azlığına rağmen beklediğimizden çok daha yüksek bir perfomansla karşılaştık.
Geceyi Suitcase açtı. Bol bol Morrissey ve The Smiths coverı dinlettiler bize. Peşinden The Automatic çıktı sahneye. Açılış şarkısı By My Side'la birlikte klavyeci ve geri vokal Alex Gregor Pennie'nin şovu başladı. Konseri ortalama olmaktan kurtaran ve hatırlanacak bir punk performansı haline getiren kesinlikle Johnny Rotten aromalı Alex'ti.
Minicik sahnede adım atmadık yer bırakmadı, seyircilerin arasına daldı, birkaç kişiyle dalaştı, mikrofonu birinin kafasına indirdi, tükürdü, küfür etti, sahneyi terk etmeye niyetlendi, geri döndü ve seyirciyi kışkırtmaya devam etti. Basçı ve lead vokal Rob sakindi, gitarist Frost da hemen önündeki seyircilere oynadı konser boyunca. Davulcu Iwan'a ise hiç ilgi gösteremedim.
Kendi şarkıları dışında bir Talking Heads bir de Kanye West coverı çaldılar. Hayli agresif geçen konserde, zaten sapıtmaya eğilimli olan Pennie'nin bu kadar coşmasında özellikle ön ortadaki seyirci grubunun etkisi vardı. Adam ne zaman onlara doğru eğilse tutup aşağı aldılar. Gerçi bazen samimiyetin dozunu kaçırdılar. Neyse ki Pennie pek naz yapmadı.
Şaşırdığım şeylerden biri seyirci sayısının azlığı, bir diğeri de tuvalette saatlerce makyaj yapıp sahne arkasına sızmaya çalışan yüksek topuklu kızlardı. Mekandan çıkarken grubun görevlilerinden biri sahne arkasındaki kızlardan dert yanıyordu. Seyirciler arasında Hakan Tamar da vardı, ilerleyen saatlerde dj'lik de yaptı sanırım.
Setlisti de verelim:

By My Side
Raoul
On the Campaign Trail
Seriously Guys I Hate You
Life During Wartime (Talking Heads)
Lost At Home
Monster
Keep Your Eyes Peeled
Team Drama
You Shout, You Shout, You Shout
That's What She Said
Gold Digga (Kanye West)
Recover


Konser Fotoları

devamı...

14 Mayıs 2007

dalıp dalıp gidiyorum: Eyes Adrift


Kurulup dağıldıktan sonra keşfettiğim gruplar listesine eklenen son adamlar Eyes Adrift. Grup değil süpergrup deniyor böylesine.
Vokal ve basta Nirvana basçısı (hey gidi hey) Krist Novoselic, yine vokal ve gitarda Meat Puppets'tan (Nirvana'nın Unplugged performansında beraber iki şarkı çalmışlardı) Curt Kirkwood, davulda Sublime'dan Bud Gaugh var.
Rock piyasasının artık veteranı olmuş bu arkadaşlar, 2002'de grupla aynı adı taşıyan bir albüm çıkarmışlar. Ama albüm başarılı olmamış ve 2003'te dağılmışlar.
Eski güzel günleri anıp biraz sakin Amerikan rock/grunge havası almak isteyenler için hayal kırıklığı yaratmayacaktır albüm.
Sleight of Hand, Inquiring Minds, Telescope iyi şarkılar. Ama asıl takıldığım şarkı Solid. Gerçeklik duygusunun yitirildiği anların sountracki olabilir. Ve asıl içime dokunan bu şarkıyı Kurt Cobain'in çok güzel söyleyebileceği düşüncesi.

devamı...

07 Mayıs 2007

çingene düğünü - kultur shock'u izledik !


Çingene punk'ın (hatta çingene-core) önemli isimlerinden Kultur Shock'u nihayet İstanbul'da izledik. Radyo Eksen'in düzenlediği gecede, Balans Düğün Salonu'nda beklemediğim kadar çok eğlendim.
Balans'ta geçen yıl izlediğim Echo & The Bunnymen konserinden sonra kalabalık beni kaygılandırıyordu. Neyse ki içeride izdiham yoktu bu sefer. Kapıda bilet arayanları geçip içeri girdiğimizde sahne önüne rahatça yerleştik. Radyo Eksen dj'lerinin çaldığı parçalardan sonra, fazla rötar olmadan Kultur Shock fıkra gibi kadrosuyla sahneye çıktı. 1 Bosnalı, 1 Hırvat, 1 Japon, 1 Bulgar, 2 Amerikalı.
Mustafa'nın ritmi duyulur duyulmaz bir düğün salonu havası hakim oldu Balans'a. İzleyici eğlenmeyi biliyordu ve bu sahneye de yansıdı. Konser boyunca sık sık sahneye çıkıp stage-dive yapıldı, hatta bir ara sahnede göbek atan 6-7 kişi vardı.
Gino Yevdjevic'in hardcore'dan müezzin stiline uzanan geniş vokal yelpazesi seyirciyi etkisi altına alırken, Bulgar gitarist Val Kiossovski kenarda rakısını yudumluyordu. Japon basçı Masa Kobayashi sempati topladı, kemancı Matty Noble "cool" duruşunu hiç bozmadı, seyirciyle yüz göz olmadı. Göbek dansı - pogo arası geçişlerin yoğun olduğu konserde fotoğrafçı popülasyonunun yüksek olması da gözümden kaçmadı.
Romana ve God is Busy gibi şarkılarla salonu tepindiren Kultur Shock, Zumbul'la tüyleri diken diken etti. Hashishi'deki dansöz sürprizi içimizden geçirdiğimiz bir şeydi aslında.
Kultur Shock'u o kadar kucakladık ki, ön ortadaki bir grup Gino'yu çekip kelini öptü, biz de Bulgar gitariste sürekli "dobra viçe" diye bağırdık, Bulgarcamız bundan ibaret olsa da kendisiyle samimi anlar yaşadık, çaktırmadan sularını içtik.
Bizi kırmayıp iki kere bis yaptılar, son biste yoğun istek üzerine Osman Aga'yı çaldılar, "Bu turnede bu şarkıyı çalmıyoruz aslında bak bu güzelliği de başkasına yapmayız" diye ekledi Gino. Hepsi çok keyifliydi, Gino'nun beline sardığı kapalıçarşı işi dansöz kemeri dikkat çekiyordu. Müzik ve sahnedeki adamlar çok "bizden"di. Bu kadar sıcak bir ortam oluşmasının sebebi bu olsa gerek.
Bitirirken hatırladığım kadarıyla setlisti de yazayım (unuttuklarım olduğundan eminim)

Tutti Frutti
Nadjiya
Mustafa
Mastika
Hashishi
Osman Aga
Istanbul
Sarajevo
God Is Busy
Gino Loves You
Romana
Zumbul
Gigolo Amerikana

devamı...