07 Mart 2009

Silent Land Time Machine/ &hope still


Silent Land Time Machine, geçtiğimiz yıl ekim ayında &hope still adındaki albümünü Indian Queen Records ve Time Lag den yayınladı. Albüm kritiğine geçmeden önce Silent Land Time Machine den bahsetmek istiyorum.SLTM i tek kişilik bir orkestra gibi düşünün. Jon, Godspeed You! Black Emperor ve A Silver Mt. Zion dan aldığı ilhamı içinde viola, keman, gitar, akordiyon, piyano ya da eline alabildiği her ne varsa müziğine katıyor. Keman söz konusu olunca müzisyenin gerçek ilhamlarını belirtmek gerek violist Anni Rossi ve A Silver Mt. Zion dan tanıdığımız Sophie Trudeau bu güzel ilhamlar.Kısacası bu ilhamlarla ve bu enstrümanlarla kendi çok sesli grubunu kuruyor Austin-TX da. Albümündeki parçalar şöyle; Everything Goes To Shit, I Shouldn't Be In School, The Thing This Doesn't Mean Is Nothing, The Contours of Perfect Distance, Electronic Transmission(S), Down To Hill, Copperpot Topography. Gelelim müziğinin nasıl olduğuna. Şimdi bu kadar çok enstrüman olunca, tek kişilik bir 'orkestra' olduğunu söyleyince ve tabiki A Silver ı da anınca akla hemen post- rock demek geliyor. Açıkcası SLTM için polyfoni müziğinin içine süreklemek için bir yol gibi. Hafif bir akordiyon sesi duyunca galiba biraz folk da diyebilirsiniz ya da Electronic Transmission dinlediğiniz de elektronikten bahsetmek zor da olmayabilir. Ama birden yaklaşık 13 dakikalık Copperpot Topography parçasını dinleyince onun size sunduğu bitmek bilmeyen enerjisiyle karşılaşabilirsiniz ve içinde herşey olan bir dünya ile. Her neyse ben şu post- rocktır bu anti deneysel folktur demek istemiyorum ama last fm de bir günlük yazısında okuduğum SLTM için verilen post-americana-psyminimal-desktop-folktronica tür kavramını duyunca biraz eğlendim her neyse myspace sayfasında experimental chamber folk/ rock olarak tanımlamış kendisini bunu ekleyerek kafanızı bu türler konusunda daha da karıştırarak bu konuyu kapatmak istiyorum. Benim hoşuma giden tarafı bu çok kişilikli adamın kendini ifade etme biçimi. Genel olarak müziğinde söz yok ama arada müziğine eşlik eden insan sesleri de yok değil bunu Copperpot Topography dinlediğiniz zaman görebilirsiniz. Her neyse kullandığı herşey müziğini ve dinleyenini bir yere götürebiliyor yani bana herşey onun ifadesinde yerli yerinde geldi. Son olarak söyleyebilceğim şey şudur eğer bir yerlerde rastlarsanız tek kişilik bu orkestrayı dinlemeden geçmeyin.

1 yorum:

manyetikbant dedi ki...

türün hastası oldum ama. psyminimal desktop folktronica.