09 Şubat 2011

Isobel Campbell & Mark Lanegan (05.02.11/İKSV Salon)


Uyuşukluğa daha fazla teslim olmadan yazmalıyım. Hala her şey kafamda canlıyken. Mekana 22:00’ye doğru gittiğimizde ortalık tenha sayılırdı ama vestiyere üstümüzü başımızı bırakıp salona girdiğimiz anda akın etti insanlar. Arkama bir baktım, her yer dolmuş. Biletix gişesinde duyduğuma göre bilet bitmişti. Sahnenin dibinde tam kadro yerimizi aldık. Konser başlamadan 13melek’le laflama fırsatımız da oldu. Onu heyecanlandıran Isobel’di, beni Mark.

Önce gitarist abiler, sonra da Isobel ve Mark çıktı sahneye. İlk birkaç şarkıda teknik sorunlar yaşandı. Isobel “Bunlar soundcheck’te olmuyordu” diyerek özür diledi. İlk şarkılar sonrasında salonda tam sessizlik sağlandı ve onlar da ortama ısındı. Isobel daha konuşkan oldu, Mark Lanegan ise hayret uyandıracak kadar çok gülümsedi. Paris konserlerinden çok daha mutlu görünüyordu. Özellikle Isobel Campbell’ın ıslık çaldığı şarkılarda pek eğlendi.

Konserin ortalarında Mark sahneden ayrıldı, Isobel Black Mountain ve Saturday’s Gone’ı seslendirdi, huzur veren sesiyle salonu hipnotize etti. Bir ara sessiz olduğumuz için teşekkür etti. Hangisi olduğunu hatırlamıyorum ama bir şarkıyı ilk defa konserde çaldıklarını söyledi. Çello çalarken hata yapmasının üzerine ise yeni grubuyla ilk konseri olduğunu ve fena jetlag olduğunu ekledi. Mark bu arada yine eğleniyordu. Isobel Campbell için gelenler, Mark Lanegan için gelen grunger arkadaşlar ve ikisini bir arada tanımış dinleyiciler, herkes huşu içinde izledi konseri.

Alkış kıyamet bise çağırıldılar. Wedding Dress gelmedi. Konserin sonunda adını hatırlamadığım Seattle’lı gitarist fotoğrafımızı çekti. Etkilenmiş ve mutlu görünüyordu. Benim için gecenin en şaşırtıcı anı Mark Lanegan’ın albümlerini imzalamak için fuayede olacağını duymamdı. Lanegan’ı karşımda görmek o kadar güzeldi ki, oradaki onlarca insan gibi ben de içimdeki Reha Erus’a yenilerek “Bi fotoğraf çekinebilir miyiz?” cümlesini kurdum çekinerek (müzisyenlerle çektirdiğim her fotoğraf gibi bunda da mal gibi çıktığım için paylaşmayacağım). Biletimi çiziktiriverdi. “Thank you”ma gülümseyerek cevap verdi. Öyle sırıtarak ayrıldım Salon’dan. Hala dinlerken aklıma geliyor, Mark Lanegan’la yan yana durdum ya, Layne Staley’le de yan yana durmuş sayılırım, diyorum. Salon’dan çıkarkenki gibi sırıtıyorum.

Hatırladığım kadarıyla setlist (karışık): Seafaring Song, Snake Song, Eyes Of Green, Revolver, Black Mountain, Saturday’s Gone, You Won’t Let Me Down Again, Ramblin’ Man, Salvation, Who Built The Road, Come On Over (Turn Me On), Something To Believe, Trouble, The Circus Is Leaving Town, Honey Child What Can I Do, Sally Don’t You Cry, (Do You Wanna) Come Walk With Me, Time Of The Season, We Die And See Beauty Reign, Keep Me In Mind Sweetheart.

Not: Bisin ortasında Isobel’in şaşkın bakışları eşliğinde sahne önündeki setlisti söküp giden bereli arkadaş, güzel hareketti.

devamı...