01 Şubat 2007

Tanrı Kraliçe'yi Korusun!


Blur ve Gorillaz solisti Damon Albarn, The Clash basçısı Paul Simonon, The Verve gitaristi Simon Tong ve Africa 47 davulcusu Tony Allen'dan kurulu The Good, The Bad & The Queen. 2006'nın sonunda tanıtım konserleri vermeye başlayan grubun albümü nihayet çıktı.
Uzun zamandır beni bu kadar heyecanlandıran ve mutlu eden bir müzik dinlememiştim. Stüdyo kayıtlarını değil, grubun BBC Electric Proms bünyesinde Londra Roundhouse'da verdiği konserin kayıtlarını dinledim. Albümdeki tüm şarkılar, albümdeki sırayla çalınmış. Damon Albarn'ın şarkılarla ilgili yorumları ve seyircinin tepkileri kaydı daha da sıcak hale getiriyor.
Bu dört müzisyenin ortaya çıkardığı müziği tanımlamak zor. İçinde bolca piyano, zil, akustik gitar bulunan, bir yanıyla nostaljik, toplamda modern bir müzik. Damon Albarn'ın albüm çıkmadan önce söylediği gibi, tam bir İngiliz müziği. Belli bir ruh halini, duruşu, hayata bakışı dinleyicisine geçirebilen bir albüm. Düşük tempolu, yumuşak, ama çok da huzurlu değil. Kingdom of Doom'un piyanosunun içinde kaosu hissetmek mümkün. Kasvetli ve yağmurlu bir günde, insanın içindeki hüzünle mutlu olması gibi. Kulaklarınızda bu müzikle yürürken ayaklarınızın yerden kesildiğini, etrafınızdaki insanların uzaklaştığını hissedebilirsiniz. İnsana sanki bulunduğu yere ait değilmiş duygusu veriyor. Zaman zaman sürreal bile gelebiliyor.
Mekansal-zamansal boyut değiştirmelere olanak tanıyan bu müthiş albümün ilk single'ı Herculean oldu. Beni en çok içine çeken şarkılarsa Kingdom of Doom, Northern Whale, History Song ve Three Changes. Eğer bugün gerçekten bir Kıyamet Krallığı'nda yaşıyorsak, müziğimizi bulduk demektir. The Good, The Bad & The Queen'in müziğinin yarattığı ruh halini, Northern Whale adlı şarkılarında kendileri de çok iyi tanımlamışlar aslında.

"In a tide end town everyone hallucinating with you"




0 yorum: