04 Temmuz 2007

music is my radar! - radar live 2007


Festival-tatil karışımı radar live'ın yorgunluğu geçti, geriye güneş yanıkları kaldı. İzleyebildiğimiz konserleri ve organizasyonu değerlendirmenin sırasıdır şimdi =)
Alana Cuma akşamı gittik. Rock'n Coke'un aksine AKM'nin önünde saatlerce beklemeden hemen servise bindik. Otobüsün klimasız olması, akşam trafiği ve sıcakla birleşince biraz zorladı.
Neyse ki Solar Beach'e vardığımızda püfür püfür rüzgara kavuştuk. İçeri girişte kuyruk yoktu, çantaların aranması da uzun sürmedi. Bol dikenli çadır alanına yerleştikten sonra yemek yiyip ana sahneye bakan çimlerde yayılarak Mor ve Ötesi'ni dinledik.

30 Temmuz Cumartesi
Sabah kahvaltısı için alanda pek seçeneğimiz olmadığını görerek Kilyos'un içine indik (yürüyerek 15 dakikada ulaşılıyor). Burada hem kahvaltı edilebilecek bir çay bahçesi, hem de lokantalar var. Havlu, güneş kremi, terlik, su tabancası vs de bulunuyor.
Cumartesi günü yaz sezonunu açıp denize girdik, dalgalardan yüzülemediği için daha çok çimmeye yöneldik.
Fungu'yu çok beğendim. TNK uzaktan kulak kabarttığım kadarıyla tatmin etmedi. Replikas her zamankinden farklı bir set çaldı, sanırım yeni çıkacak albümlerinden parçalara ağırlık verdiler. Klasik konser parçaları Nokta ve Gulyabani Müzik'i çalmadılar. Son parçada Fuat'la yaptıkları düet çok eğlendirdi ("Ben diyeyim Repli, sen de kas. Replikas Replikas").
Sahne önünden izlediğimiz ilk konser Beirut oldu. Kızgın güneşin altında kıpkırmızı ama mutlu suratlarla çok güzellerdi. Bizi de mutlu ettiler. Sondaki Şiki Şiki Baba da cila oldu.
Nouvelle Vague bir önceki İstanbul konserindeki kıyafetleriyle sahne aldı. Karşılaştırma için kitsch insect'in yazısını beklemek gerek. Beklediğim gibi hoş bir performans sundular. Too Drunk To Fuck'ta seyirciyi "fuck" diye bağırttılar.
Easy Star All-Stars Babylon'daki gibi eğlenceliydi. Yanlarına Murat Ertel'i de alıp Miller Arena'yı doldurdular.
The Magic Numbers yorgunluktan mıdır nedir pek iz bırakmadı üzerimde. The Rapture eğlenceliydi evet, ama yorgunluk ağır bastı. James öncesi biraz dinleneyim diye çadıra gidip sızmam sonucu Cumartesi gününü James'i izleyemeden noktaladım.

1 Temmuz Pazar
Standart kahvaltı + deniz sefasından sonra Piano Magic'in gerçekten büyülü performansıyla kendimize geldik. Başlangıçta alan tenhaydı, grup çaldıkça insanlar toplanmaya başladı. Konser bittiğinde alan bayağı dolmuştu.
Plan B bence orta halliydi. Çimlerde yayıldığımız için Gevende'ye yetişemedik.
Peter, Bjorn and John soundcheck'te biraz problem yaşadılar. Onlardan da birkaç şarkı dinleyip The Rakes'e yollandık.
Festivalin en iyi performanslarından birini sergiledi The Rakes. Seyirciyle iletişimleri çok iyiydi. Alan Donohoe'nun dansları görülmeye değerdi.
Juliette & The Licks her zamanki gibi harikaydı. Kendi şarkılarının yanında Donna Summer'ın Hot Stuff'ını da çaldılar, çoştular çoşturdular. Havluları bagetleri dağıttılar lakin hiçbirini yakalayamadım.
Güne noktayı CocoRosie'yle koyduk. Kendi deyimleriyle "cooperation problems" yüzünden yarım saat geç başlayabildiler. Onları ilk kez canlı izleyen benim için tatmin edici bir performanstı. Gördüğüm kadarıyla sahnede oldukça eğleniyorlardı.
CSS, çadırdan duyduğum kadarıyla iyiydi =)Bir ara sanırım mikrofonu seyircilere geçirdiler. Ya da rüya gördüm.

2 Temmuz Pazartesi
Ana sahnenin ilk grubu Rashit eski şarkılara pek yer vermeden son birkaç yılki popüler şarkılarını ve coverlarını çaldı. Oğuz Taktak'ın eller havaya dansı ilginçti. Konseri Dinozor'la bitirdiler.
Brakes, özellikle şarkı sözleriyle dikkat çekti (Cheney Cheney Cheney Cheney, stop being such a Dick!). Gitarist Tom White'ın üzerindeki ceket sanırım izleyen herkese dert oldu, içindeki uzun kollu gömlekle de birleşince ter içindeki adamı izlerken darlandık. Neyse ki sonunda ceketi çıkardı. Piano Magic'le birlikte benim için iki sürpriz performanstan biriydi Brakes'inki. Şarkılardan birini Plan B'ye hediye ettiler. Bir de Johnny Cash & June Carter şarkısı Jackson'ı coverladılar ki bu kendilerini gönlümde güzel bir yere yerleştirdi.
The Horrors ortalamaydı, biraz komikti hatta.
The Long Blondes çanta-çadır toplama işleri yüzünden hafiften güme gitti.
Gelelim Marilyn Manson'a.
Konser öncesi ortalık birden güvenlik elemanlarıyla doldu. Diğer günlerin aksine sabahtan beri sahne önüne kimse alınmıyordu. Konserden birkaç saat önce Manson benzeri biri ortalıkta dolaşıp insanlarla fotoğraf çektiriyordu. Sahne devasa bir M M perdesiyle kapatıldı. 15 dakika gibi normal bir rötarla sahneye çıktı Manson. İlk parçadaki dolunay çok hoştu. Yeni albümden birkaç şarkıyla başladılar, Indisposable Teens ve Sweet Dreams'ten sonra çadırları söküp servise binmek için alandan ayrıldık. Toplam 6-7 şarkı izledim. Beklediğim gibi inanılmaz bir sahne şovu yoktu. Sadece arkada bir perde, dumanlar ve bıçak şeklindeki mikrofon. Seyirciyi bir ara "we hate love, we love hate" diye bağırttı, bunun dışında pek iletişim kurmadı. MTV Türkiye'ye verdiği röportajda İstanbul seyircisinin şimdiye kadar gördüğü en iyi seyircilerden olduğunu söylemiş.
Manson konseri bitmeden servislerle Solar Beach'ten ayrıldık.
Aynı otobüste olduğumuz Küçük İskender, otobüste sigara içme özgürlüğünün ardından, çiş yapma özgürlüğünü de kullanmaya karar verince yol kenarında kısa bir çiş molası verdik. Akabinde Taksim'e kadar uyudum.

Güzellikler, canımı sıkanlar
Gidiş ve dönüşte ulaşım rahattı. Tuvaletler beklediğimden daha iyiydi. Deniz ve plaj zaten ortamın en büyük güzellikleriydi. Grupların elemanlarını diğer konserleri izlerken görmek, kendileriyle konuşmak mümkündü. Rock'n Coke'ta ağrı kesiciler bile içeri alınmazken burada kullanmakta olduğum ilaçları, ilaç kontrol noktasına kısa bir açıklama yaparak içeri sokabildim. Kart sıraları çok uzun değildi, yükleme ve para iadesinde sorun yaşamadık. Gündüz belli saatler arasında servis yapan plaj tarafındaki yemekhanemsi, öğle yemekleri için iyiydi. Yiyecek fiyatları çoğunlukla uygundu (5 ytl'lik sosislileri vs saymazsak). Plajdaki duşların yanındaki duş jeli ve şampuanlar çok makbule geçti.
Yiyecek standları çok azdı, özellikle pizzacının önünde geceleri uzun kuyruklar oldu. 3-4 stand daha olsaydı hem çeşitlilik olurdu (insanlar sürekli pizza yemekten bıktı) hem de kuyruklar uzamazdı. Kamp alanının girişinin festival alanının dışında olması yüzünden çadırdan alana her dönüşümüzde kapıda arandık. Günde 15 kere aranmak sıkıcı oluyor. Kamp alanından festival alanına geçiş kolaylaştırılsa daha hoş olur. Bir de kamp alanındaki özel güvenlik görevlilerini anlayamadım. Çadırınızın yanına gelip öylece dikiliyorlar. Çadır alanının içinde daha önce hiç jandarma görmemiştim. Rock'n Coke'ta jandarmalar kamp alanına girmiyor. Kamp alanındaki tuvaletlerde lavabo yoktu, sabah yüz yıkamak/diş fırçalamak için festival alanındaki lavaboya gitmemiz gerekti. O tarafa da 10:00'a kadar kimseyi almayacaklarını söylediler Cumartesi sabahı, ama sonra 9:00 gibi kapıları açtılar.
Miller sahnesinde Pazar günü teknik aksaklıklar yaşandı. Cuma akşamı, yemek standlarının olduğu alanla Solar Beach'in girişi (kart dolum gişelerinin olduğu yer) arasındaki eğimli yerde çakıllar yüzünden birkaç kişi kayıp düştü, ertesi gün çakıllı alanın etrafına bant çekildi (aferin). Miller Arena'yla ana sahne arasındaki yol çok kötüydü. Büyük taşlar yüzünden karanlıkta ayağını burkanlar oldu. Hastanedeki çalışanlar çok iyiydi, insanlarla en iyi şekilde ilgileniyorlardı gördüğüm kadarıyla. Eleştireceğim son nokta da Marilyn Manson konserinde VIP bilekliği olanların biletlerini göstermedikçe sahne önüne alınmamasıydı. Biletix'te 250 ytl'ye satılan VIP biletleriyle (superpass) James ve Marilyn Manson konserlerinin sahne önünden izlenebileceği yazıyor. Ama Manson konserinde özel güvenlik, bileklikle yetinmeyip biletleri görmek istemiş, biletini göstermeyenleri de sahne önüne almamış.

Neticede hem deniz-plaj-güneş, hem de müzik dolu hoş bir festival oldu Radar Live 2007. Organizasyonda büyük aksaklıklar olmadı. Ufak tefek eksiklerle tamamlandı. Benim için gayet tatmin ediciydi. Bitirirken sağda solda okuduğum yorumlarda gözüme çarpan bir iki şeyden bahsetmek istiyorum.
İnsanların grupları izlemeyip denize girmelerinden şikayetçi olanlar var. Neden müziğin, festivalin tadını çıkarmak yerine başka insanların yaptıklarına bu kadar takılınıyor anlayamıyorum. Sen istediğini yap, bırak adam da ne istiyorsa onu yapsın. Denize girerken izin mi alacak senden, nedir?
İkincisi, Marilyn Manson'ı izlemeye gelen insanlarla ilgili. Yine "ortalığı kararttılar, şu güzel ortamı bozdular" gibi şeyler söylenmiş. Siyah rujlu, file çoraplı kızlarla, beyaz pudralı erkeklerle ne alıp veremediğiniz var arkadaşım? Onlar da senin gibi sevdiği müzisyenleri izlemeye gelmiş. Çok mu farklısınız sanıyorsun? Senin kafandaki kalıba uymak zorunda mı herkes?

Seneye varolan birkaç eksiğin kapatıldığı bir organizasyon ve yine güzel gruplarla karşımıza çıkar umarım Radar Live. İstanbul'dan kaçıp kafamızın içini güzel müziklerle doldurmamızı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Farklı değerlendirmeler için topu kitsch insect ve angelbomb'a atıyorum.

Not: Sakın fotoğraf makinesi getirme diyenlerin gazına gelip makinemi yanıma almadığım için dövünüyorum günlerdir. Bir sürü insan fotoğraf makineleriyle girdi içeri.

2 yorum:

JT dedi ki...

Ben de dönüş yolunda aynı servisteydim. :)
"Ama ya herkes aynı anda öne gelmek isterse nolacak?!"
Selamlar..

manyetikbant dedi ki...

selam=)