18 Ağustos 2009

Yazın son keder kadehi içildi


Öncelikle belirtmek isterim ki Faith no more kanaatimce rock müzik tarihinin, yabancı tabirle belki de en underrated gruplarından biridir. Bu durum kesinlikle grubun özgün yapısıyla alakalıdır. Öyle ki, Bay Area California'dan 80'ler ve sonrasında çoğunlukla thrash metalin bıçak gibi soundlu grupları çıkarken abilerimizin böyle bir tür karmaşası ve deneysellikle çıkmaları bile durumun ehemmiyetini ortaya koymaktadır.
Kısaca anlatmak gerekirse 1989 yılında epic isimli parçada rapimsi vokaller kullanan grubumuz, 1992 tarihli Angel Dust albümünde ise fütursuzca Lionel Ritchie'den easy isimli parçayı coverlıyabiliyordu. Bunları takip eden King for a day ve album of the year albümlerinde de cuckoo for caca, evidence, last cup of sorrow, stripsearch gibi zamanın ötesinde parçalar yazan grumuz bu tavrıyla tabir-i caizse müzik piyasasından birçok isimle "düşman edinmenin nazik sanatını" icraa etmiş ve yazımın başında bahsettiğim gerektiği kadar tanınamama durumuna düşmüştür. İşte bu sebeptendir ki FNM'yi böylesine geç izlemiş bulunmaktayız.

Konsere gelicek olursak, organizasyon, Nekropsi'nin kısa ama öz performansıyla açıldı. "Papa"nın çalınmadığı mini playlist daha çok "sayı 2" albümü ağırlıklıydı. Nekropsi'ye söylenecek tek şey konser performanslarının iyi olduğu, yanlız konser soundlarının albümlerin çok gerisinde kaldığıydı. Özellikle grubun, Küçükçiftlik gibi, barlara nazaran daha büyük sahnelerde çalarken sounda daha dikkat etmesi kanaatindeyim. Sonrasında çıkan "kurban" ise eski yeni şarkılardan bir potpori sundu. Ancak anladığım kadarıyla ya havalarında değillerdi, ya da onlar da FNM'yi sabırsızlıkla bekliyorlardı ve bitse de gitsek tadında bir performans sergilediler.

Esas mevzuya gelicek olursak, konser öncesi yapılan sohbetlerde düğün salonu benzetmeleri yapılan kırmızı perdeler açılıp da ışıkla birlikte renklenince gördüm ki FNM karşımda mini bir cehennem yaratmış. Youtube'dan takip ettiğimiz kadarıyla bu seneki playlistlerinin değişmezi, yeniden birleşmelerinin şerefine yaptıkları reunited coverıyla başlayan konserimiz, sırasıyla from out of nowhere, land of sunshine, caffeine, evidence, surprise! you're dead, last cup of sorrow, digging the grave, easy, ashes to ashes, midlife crisis, i started a joke, gentle art of making enemies, king for a day, be aggressive, epic, just a man, chariots of fire-stripsearch, midnight cowboy ve cuckoo for caca ile sona erdi. Pembe takım elbiseleriyle arz-ı endam eden Jon Hudson, Roddy Bottum, Billy Gould , Mike Patton ve predator gibi adam mike bordin geçen onca yıla rağmen şahane bir performans ve seyirciyle iyi bir etkileşim içerisindeydiler. Öyle ki, FNM çok arıza bir grup olmakla birlikte, Mike Patton ise üst üste 100 tane redbull içmiş tımarhane kaçkını gibi bir adamdır. Bu durum, konser öncesi beni "kesin bizim seyirciyi beğenmeyecekler ve soğuk bir konser olacak" endişelerine soksa da özellikle Mike Patton ve Roddy Bottum'un memleketimizden memnun kaldıkları yüzlerinden okunmaktaydı. Hatta Patton'un baya baya mutlu olduğu bile söylenebilir.

Ağaçlardaki yaratıklar ve onlara adanan ashes to ashes , Patton'un sahne önüne gelmesi ve seyircilerin arasına karışması, çok klişe olmasına rağmen türk bayraklı t-shirt giyme olayı gibi leziz detaylar sonucunda söyleyebilirim ki İstanbul çok büyük bir grup izledi. İzleyenler torunlarına anlatsın, izlemeyenler ise gitsin bir köşede ağlasın der ve aranızdan ayrılırım.

Not:Last cup of sorrow'da bir öküze dönüşerek incittiğim dostlardan özür dilerim.


Fotoğraf:Erdal Mahir Curan

2 yorum:

Çetin Cem dedi ki...

dediğiniz gibi, faith no more'un bir kara koyun durumu var. metal grubu olarak bilinirler ama bu tanımı grup da sevmez ve zaten müziklerini fazlasıyla kısıtlayan bir yaklaşımdır bu. adamların müziğinde metal var, evet, ama soul da var, funk da var, rap de. sanki metalcilerin de, birçok "bişeycinin" de bu yüzden dışladığı bir gruptur. o yüzden hak ettikleri kalabalığa ulaşamadılar gibime geliyor. ya da türkiye'de müzik dinleyiciliği de, konser kültürü de ölmüş, o da olabilir :)

bu arada blog'una yeni denk geldim, çok beğendim.. bundan sonra takipteyim :)

osmandemirci dedi ki...

Zaten "metalci" olmak özünde müzikal bir yobazlığı barındırıyor. Bu yüzden metal dinlemekle, metalci olmak arasında net bir fark var. Yannız FNM'nin bu durumunu Türkiye'ye özgü olarak görmüyorum. Yurtdışında da muadilleri kadar ilgi gören grup değil bence.

Yorum yaptığın ve takibe geçtiğin için teşekkür ederim.