11 Eylül 2009

if these trees could talk


Bilgisayar karşısında müzik dinlemeyi pek sevmiyorum. Önümde bilgisayar varken rahat duramıyorum ve sitelerde gezinmeye başlıyorum, sonra bakıyorum ki dinlediğim şey bir kulağımdan girip diğerinden çıkmış. Bu yüzden yeni tanıştığım, tanışmak istediğim grupları ya yattığımda dinliyorum, ya da bir yerlere giderken yolda. Dinlediklerim belli güzergahlar ve yol manzaralarıyla birlikte kaydoluyor hafızama. Yeni bir yazıyı geciktirmiş olmamı da bugünlerde evden çok az çıkmama bağlıyorum.

Müziğin internetten indirilebilir olmasının yan etkisi olarak bolca indirdiğim ama hakkını vererek dinleyemediğim gruplar çoktur. Bunun yanında, bahsettiğim gibi siteler arasında hoplarken fon müziği olmaktan çıkan, ekran karşısındaki işitsel dikkatsizliğime rağmen kendini fark ettiren gruplar da oluyor. If These Trees Could Talk da bunlardan biri.

Akron, Ohio'lu, üç gitar, bir bas ve bir davuldan müteşekkil bir post rock grubu. Kendi adlarını taşıyan 2006 tarihli ilk albümlerinin prodüksiyonu da kendilerine ait. İkinci albümleri Above The Earth, Below The Sky ise bu yılın Mart ayında çıktı. Ne zaman bir grubun müziğini tanımlamak istesem kendimi yetersiz hissederim. Yine de deneyeceğim ve güçlü, içinde kaybolunacak bir müzik yaptıklarını söyleyeceğim. Post rock türü içinde en sevdiğim şey olan delayli, çok katmanlı gitarlar ve şarkının dallanıp budaklanarak açılması hissi burada mevcut. Birbirinden ayırt edilemeyen post rock gruplarından artık heyecan duymasanız bile bu arkadaşlara bir göz atın derim.

Birkaç şarkılarını şuradan dinleyebilir, bir röportajlarını da şurada okuyabilirsiniz.
Above The Earth, Below The Sky'dan sevdiğim bir şarkıyla iyi akşamlar diliyorum.

Rebuilding The Temple Of Artemis

7 yorum:

air guitarist dedi ki...

kitap mitap okurken de iyi gidebiliyor arkada çalan müzik.. çok karmaşık, anlaşılması zor bi müzik değilse..

manyetikbant dedi ki...

ben özellikle kitap okurken müzik istemem. dikkatimi dağıtır. kitap okurken ve müzik dinlerken başka bir şey yapmamayı tercih ederim.

kitsch insect dedi ki...

'walkman' kültürü..eşlik edici olmasın müzik tabi ama neredeyse imkansız artık

air guitarist dedi ki...

ben kitap okurken arkada bişeyler çalsın isterim, kulaklarım ses falan arar hep.. bi çeşit müzik bağımlılığı sanırım.. ya da seslere düşkünlük falan..
ve evet, çoğu müzik de dağıtıyor dikkati kitap okurken.. o yüzden, dikkat dağıtmayan müzikleri deneme-yanılma yöntemiyle arayıp bulmaya çalışıyorum.. şahsen deneyimlediğim kadarıyla; "spacey" ya da "dreamy" diyebileceğim atmosferik müzikler, veyahut minimal müzikler, veyahut tekrarlı müzikler, veyahut tüm bunların karışımı olan müzikler pek bozmuyor dikkati.. ve yerine göre de okumayı destekleyip olumlu yönde etkileyebiliyor (hissiyat açısından falan mesela).. özellikle ambient müzikler çok iyi bu konuda.. ambient'ın babası Brian Eno'nun ambient tanımı, bunun neden böyle olduğunu da güzel açıklıyor aslında.. kendisi diyor ki: "Ambient Music must be able to accommodate many levels of listening attention without enforcing one in particular; it must be as ignorable as it is interesting.." (Kaynak: "Ambient 1: Music For Airports" albüm kapağı notları)
bu arada, şu konuya akademik bi ciddiyetle yaklaşmayı başardığım için de kendimi tebrik ediyorum hakkaten.. ahuahua.. amma da kaptırmışım kendimi..

kitsch insect dedi ki...

adı üstünde "ambient" aslında senin gözleminde bu durumda tam olarak onun anlamını tamamlıyor gibime geldi.

air guitarist dedi ki...

evet aynen, adı üstünde zaten.. "çevreleyen, kuşatan" demek oluyor ambient.. önplanda/merkezde olan ya da belirli/elle tutulur/görünür olan birşeyi değil, arkaplanda/çevrede/belli belirsiz olan ya da tam olarak belirgin ve görünür olmayan birşeyleri ifade ediyor.. dolayısıyla ambient bir müzik de, dikkat için önplanda olan bir müzik değil..

efe zeplin dedi ki...

Konuyla ilgili ilginç bir olay var,yine brian eno genclerin heavy metal sevmesini acaip takdir ediyor,söylesiyi yapan kişi de -nasıl yani...eno gibi yetkin bir müzisyenin böyle sahnelenmis mitolojik vodvil gösterisini övmesine şaşırıyor.Eno nun cevabı çok güzel ve belli bir yaşa kadar benim bakış açımıda yansıtıyor .Gençlerin metali ambient bir müzik gibi anladığını ,araç gibi düşündüğünü,kendi müziğini güzel bir yat ,metali motorsiklet gibi düsündüğünü ekliyor.